Darüşşafakalı Hayati Baygan'ı minnetle anıyoruz

 ›  Haberler  › ↓ 

4 Eylül 2020 tarihinde vefat eden 1951 yılı Darüşşafaka Lisesi mezunu, 1984 ile 2006 yılları arasında çeşitli dönemlerde Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyeliği görevini üstlenen, Darüşşafaka Cemiyeti Üyesi ve aynı zamanda 2007 yılından bu yana eşiyle birlikte Maltepe Rezidans’ta yaşamını sürdüren Hayati Baygan’ı (DŞ’51), 2015 yılında Darüşşafaka Spor Kulübü’nün web sitesinde yayımlanan röportajıyla saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.


Hayati Baygan:  “Parmağım kırılınca futbola başladım”

Tarih çalışmasını ve portreleri araştırmalarımızın yanı sıra “bilgi ihbarları” sayesinde de zenginleştiriyoruz. Çalışmalarımızın başında böyle bir ihbar Beşir Özmen (DŞ’74)’den geldi. Hayati Ağabeyi ziyaret edip görüşmemizin iyi olacağını söyledi. Beşir yıllardır Hayati Ağabeyi tanır, arar, olayda ve vesilede ziyaretine gider. Ben hiç karşılaşmamıştım; adını araştırmalarından bilen ama henüz tanışma fırsatı bulamayan Fethi Aytuna (DŞ’80) ile birlikte Maltepe Rezidans’a ziyaretine gittik. Geçirdiği ameliyatlar nedeniyle bir süre dinlenmiş, şimdi eşiyle yaşadığı rezidansta iyiydi. Uzunca sohbet ve soru cevaptan sonra bize rezidansı gezdirdi. En üst kattaki yemek salonunda öğle yemeğinde söyleşiye devam ettik. Rahatsızlığın boğazında yarattığı hasarla kısılan sesine inat canlı bir şekilde bizi yarım asır öncesine götürüp olayları ayrıntılarıyla aktardı. Kah yaşayarak, kah yorumlayarak. Her zaman kibar, sabırlı ve ölçülü kalarak. Tabii, bir seferde bitmiyor, birkaç vesile ile yine bir araya geldik, eksik kalan noktaları tamamlamaya çalıştık. Hayati Ağabeyimizin sadece zengin spor yaşamını değil Darüşşafaka’nın kritik ve uzun bir zaman dilimine ilişkin ilk elden bilgileri de bu çalışmamızla öğrenmiş veya teyit etmiş olduk.

24 Şubat 1933’te, İstanbul Çarşamba’da, yani Darüşşafaka’nın göbeğinde doğmuşum. Peder Korkuteli eşrafındandı. Yavuz gemisinin çarkçı başıydı. Yavuz’un en eski personeliydi. Atatürk’ün naaşını İstanbul’dan İzmit’e getirdiler. Onun görevi nedeniyle ilkokulu Değirmendere’de okudum. Peder 1939’da vefat etti. Bizim Çarşamba’da oturduğumuz caddede yedi tane köşk vardı. Hepsinin sakinleri saray görevlileriydi. Biz de ahşap bir evde otururduk. 1943’te, dördüncü sınıftan itibaren Darüşşafaka’ya girdim, 1951’de mezun oldum.

Spora ilk başlamam basketbolla oldu. Tenis toplarıyla dripling yapardık. Sonra bir parmağım kırılınca futbola başladım. Yalçın Granit bizden iki sınıf büyüktür. Yalçın çok narin bir çocuktu. Çok ince bacakları vardı. Biz salonda çengel tabir edilen hook-shot atışları yapardık. Yalçın bize kızardı, “Öyle atış olur mu?” diye.  Sonra bir arkadaşımızın Amerika’daki ağabeyi bir basketbol kitabı yolladı. Bir baktık ki meğer gerçekten öyle bir atış varmış. Yalçın’ın modern basketbolla ilk tanışması 9.’ncu sınıftayken o kitapla başlar. O senelerde bütün okullar arası maçlar bizim eski spor salonunda yapılırdı. O zaman diğer okulların spor salonu yoktu. Bizim salon dışında Eminönü Halkevi salonu kullanılırdı. Ayrıca liseler arası hentbol maçları bizim futbol sahasında yapılırdı.

Darüşşafaka Spor Kulübü futbol takımı 1950-51 sezonunda ilk kez katıldığı dördüncü amatör kümede 15 Nisan 1951’de Vefa Stadında oynadığı Nişantaşı maçından önce. Ayaktakiler, soldan: Hasan Oktay, Orhan, Neşet İkiz, Hayati Baygan, Nevhiz, Naci, Nihat Yalçınkaya. Oturanlar: Kemal, ?, Ahmet Küre, Özbek Saran.
Darüşşafaka Spor Kulübü futbol takımı 1950-51 sezonunda ilk kez katıldığı dördüncü amatör kümede 15 Nisan 1951’de Vefa Stadında oynadığı Nişantaşı maçından önce. Ayaktakiler, soldan: Hasan Oktay, Orhan, Neşet İkiz, Hayati Baygan, Nevhiz, Naci, Nihat Yalçınkaya. Oturanlar: Kemal, ? , Ahmet Küre, Özbek Saran.

 

 

Ben basketbolu bıraktıktan sonra devamlı olarak futbol oynadım. Hiç unutmam harp seneleri, yazın okulda kalırdık ve ekmeğine maç yapardık. Bez top yapma konusunda büyük ustalar vardı. Topu bayağı zıplatırlardı. Fakat pamukları kendi yatağından değil başkalarının yatağından alırlardı. Rıfkı Hoca bazen kontrole gelir, kimin yatağında pamuk eksikse onun kulağını çekerdi. Liseye geçince okulun futbol takımında oynamaya başladım. İstanbul liseler arası ikincisi olduk. Şeref Stadında Galatasaray ile oynamıştık finali. Hakem meşhur Feridun Kılıç’tı. Turgay santrfor oynamıştı. Galatasaray’a 2-1 yenildik finalde. Ben lise sondaydım o zaman.

1950-51 sezonunda İstanbul liseler arası ikincisi olan Darüşşafaka Lisesi takımı, Haydarpaşa Lisesi sahasında jimnastik hocası Şinasi Oral ile birlikte bir maçtan önce. Ayaktakiler, soldan: Akil Çetin, ? , Hayati Baygan, Niyazi Turan, Nami Gönenç, Özcan Esinduy, Şinasi Oral, Kenan. Oturanlar: Nusret Altınkaya, Neşet İkiz, Münir, Turhan.
1950-51 sezonunda İstanbul liseler arası ikincisi olan Darüşşafaka Lisesi takımı, Haydarpaşa Lisesi sahasında jimnastik hocası Şinasi Oral ile birlikte bir maçtan önce. Ayaktakiler, soldan: Akil Çetin, ? , Hayati Baygan, Niyazi Turan, Nami Gönenç, Özcan Esinduy, Şinasi Oral, Kenan. Oturanlar: Nusret Altınkaya, Neşet İkiz, Münir, Turhan.

 

 

O sıralarda kulüp yeniden kuruldu ve ben son sınıftayken önce futbol takımı federe olup faaliyete başladı. Biz dördüncü amatör kümeden itibaren başladık. O sırada basketbol takımı daha kurulmamıştı. Ben kulüpte iki sene futbol oynadım. İlk sezonda bir beraberliğimiz vardı, namağlup şampiyon olduk. Ben de gol kralı oldum. Amatör küme maçları ekseriyetle Beylerbeyi sahasında oynanırdı. Altınay, Şişli, Nişantaşı gibi rakiplerimiz vardı. Beylerbeyi sahasına gittik mi bütün çocuklar etrafımı sarardı. Bayağı iyi goller atardım. O zamanlar WM sistemi vardı. O sistemin en tepesinde santrfor, sağ iç ve sol iç mevkilerinde yani ileri üçlünün üçünde de oynadım. En çok 10 numaralı mevkide oynardım.  Kulüp takımının attığı gollerin dörtte üçünü ben atmıştım. O zaman meşhur olduk.

1952 Helsinki Olimpiyatlarına hazırlık amacıyla seçilen İstanbul amatör milli karması takımı 2 Mart 1952’de İstanbulspor ile oynadığı maçtan önce. Hayati Baygan ayakta sağdan üçüncü futbolcu
1952 Helsinki Olimpiyatlarına hazırlık amacıyla seçilen İstanbul amatör milli karması takımı 2 Mart 1952’de İstanbulspor ile oynadığı maçtan önce. Hayati Baygan ayakta sağdan üçüncü futbolcu

 

 

Futbol branşı kulüpte basketboldan daha önce faaliyete başlamasına rağmen sonradan basketbol ve voleybolun gölgesinde kaldı. Kulüpten önce okul takımı basketbolda iyiydi. Kulüp futbol takımı federe olunca bütün okul bizim maçlara gelmeye başladı. Beylerbeyi sahası Daçkalı gençlerle dolardı. Ben iyi talebeydim. Hem top oynardım hem derslerim iyiydi. Jimnastik hocamız Şinasi Bey hem okul takımını hem kulüp takımını çalıştırırdı. Dışarıdan üç tane oyuncu vardı, diğerleri genellikle bizim sınıftan oyunculardı. Kalecimiz Neşet İkiz, sol bek Özbek Saran, santrhaf Kandıralı Erhan Yücel’di. Ben okulu ikinci olarak bitirdim. Birinci bitiren Erhan Yücel saat almıştı. Ben de Vali Fahrettin Kerim Gökay’ın elinden dolmakalem aldım.

Üçüncü kümede oynarken amatör milli takıma namzet olduk. 1952’de Helsinki Olimpiyat Oyunları düzenlenecekti. İstanbul muhteliti (karması) olimpik takımın nüvesini meydana getiriyordu. Ben de 1951-52 sezonunda İstanbul amatör muhteliti takımına girdim. 1951-52 sezonu epey yoğun geçti. Türkiye üniversiteler muhteliti olarak Yugoslavya’ya gittik ve 24 gün orada kaldık. Çeşitli şehirleri dolaşıp maçlar yaptık. O güne dek çim saha nedir görmemişiz. Kızılyıldız’ın stadında antrenmana çıktığımızda affedersiniz danalar gibi çimlerde yuvarlandık.  Sonra onların da takımı Türkiye’ye geldi. İnönü Stadı yeni açılmıştı, orada maç yaptık. Ardından Helsinki Olimpiyatlarına hazırlık için İstanbul amatör muhteliti toplandı. Son seçmeye kadar Türkiye’nin muhtelif yerlerinde maçlar yapıldı. Sonunda çekirdek kadro belirlendi, ben de içindeydim. Sonra federasyon kararını değiştirdi, ordu milli takımını birkaç oyuncuyla takviye etmeye karar verdi. Öyle olunca ben kadro dışında kaldım.

Ertesi sezon Özcan (Esinduy) ile ben Beşiktaş’a gittik. Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun başkanlık yaptığı o yıllarda Tahir Söğütlü, Beşiktaş’ın ikinci başkanıydı. O da Darüşşafaka’da okumuş biriydi ve o zamanın büyük tekstilcilerindendi. Bizim elbiseleri filan o hibe ederdi. Özcan’la beni o almıştı Beşiktaş’a. Aslında benimle daha lisedeyken ilgilenmeye başlamışlardı. Lise son sınıftayken Beşiktaş kulübü bana bir çift futbol ayakkabısı hediye etmişti. Ben aslında Fenerbahçeliydim fakat Beşiktaş’a girmemde o ayakkabıların hediye edilmesinin etkisi olmuştu.

Beşiktaş’a geçtiğim sene, kramponlu ayakkabılarla Şeref Stadında yarış yapardık. Tazı Kemal vardı; en hızlı bir o koşardı, bir ben koşardım. Takımın kadrosunda Ethem, Kamil, Vedii, Ali İhsan, Eşref, Nusret, Altıparmak Sami, Recep Adanır, Coşkun Taş gibi çok ünlü oyuncular vardı. Ben A Takımı’nda resmi olarak iki lig maçında oynayabildim. O zamanlar B takımları vardı. Takımların maç esnasında oyuncu değiştirmesi yasaktı o senelerde. Maçta oynayacak on bir önceden seçilir, o kadroya giremeyenler B takımı maçlarında oynardı. Bizim B takımında artık tekaüt sayılabilecek Çengel Hüseyin, doktor Hikmet, Süleyman Seba vardı. Metin Erman vardı, Coşkun ara sıra gelirdi. Profesyonellik resmen başlamıştı o zaman. Vedii, Ali İhsan, Recep 300 lira, Eşref, Nusret, Fahrettin gibi oyuncular 250 lira aylık alırdı. Benim gibi okulda okuyanlara 200 lira verirlerdi. Ciddi olarak okuyan bir ben vardım, diğerleri Sultanahmet Yüksek Ticaret Mektebi’nde diploma almak için okurdu. O zamanlar iyi paraydı aldığımız. Vali mesela, baremde 156 lira para alıyordu. Mesela İstanbul amatör karmasına seçildiğim sırada çeşitli hazırlık maçlarına çıkıyorduk. Bir gün arkamdan iki kişi seslenince dönüp baktım, Kamil ile Suat. “Taksim’de bir kulübe girdik, ayda 75 lira para ile öğle yemeği verecekler,” dediler. Girdikleri kulüp de Galatasaray. “Sen de gel,” dediler. “Ben Beşiktaş’a gidiyorum,” dedim. Suat o zamanlar Sümerspor’da oynuyordu. Sonradan herkesin tanıdığı Suat Mamat’tı. Kamil Altan da Eyüp’te oynardı, daha sonra Metin Oktay’ın fedaisi olarak tanındı.

1952 Helsinki Olimpiyatları için kampa alınan İstanbul amatör karması elemanları. Hayati Baygan alt sırada sağ baştaki oyuncu. Alt sıra sağdan üçüncü, Beşiktaş ve Adalet takımlarının formasını giyen Ayhan Hançer. Ayaktaki oyuncular arasında soldan ikinci Adalet ve Karagümrük’te oynayan Cahit Candan, üçüncü Beşiktaş ve Galatasaray formaları giyip Kambur Ahmet adıyla tanınan Ahmet Berman. Sağdan üçüncü Galatasaraylı Kamil Altan.
1952 Helsinki Olimpiyatları için kampa alınan İstanbul amatör karması elemanları. Hayati Baygan alt sırada sağ baştaki oyuncu. Alt sıra sağdan üçüncü, Beşiktaş ve Adalet takımlarının formasını giyen Ayhan Hançer. Ayaktaki oyuncular arasında soldan ikinci Adalet ve Karagümrük’te oynayan Cahit Candan, üçüncü Beşiktaş ve Galatasaray formaları giyip Kambur Ahmet adıyla tanınan Ahmet Berman. Sağdan üçüncü Galatasaraylı Kamil Altan.

 

 

Beşiktaş’taki futbolculuk hayatım fazla uzun sürmedi. Darüşşafaka’yı bitirdikten sonra fen fakültesine girmiştim. Beşiktaş’a geldiğim seneyse Teknik Üniversite’ye geçmiştim. Yoklamalı dersler vardı. Beşiktaş’ta antrenmanlar salı-perşembe günleri yapılırdı. Salı günü de en zor dersin yoklaması oluyordu. Ben bir ara namevcut olarak sene kaybedecektim neredeyse. Sonra bir ara yoklama defterindeki eksiler artı olunca durumu kurtardım. Arap Sadri (Beşiktaş’ın meşhur idarecisi Sadri Usuoğlu) bir gün beni kenara çekti, “Ya antrenman, ya okul,” dedi. Ben okumayı seçtim. Beni kurtaran Beykoz’dan Fahrettin’in (Cansever) alınması oldu. Fahrettin askerden yeni gelmişti, o kurtardı beni. O transfer edilince benim üzerimdeki tazyik kalktı.

1952-53 sezonunda Beşiktaş takımının oyuncusu olan Hayati Baygan adına çıkarılmış serbest giriş kartı (o zamanlar bir kulüpte herhangi bir branşta lisanslı olan sporculara, bütün spor tesislerine giriş için serbest giriş kartı verilirdi)
1952-53 sezonunda Beşiktaş'ın
oyuncusu olan
Hayati Baygan adına çıkarılmış
erbest giriş kartı


Beşiktaş’ta oynamayı bırakınca 1953-54 sezonunda Karagümrük takımında zoraki oynadım. O zaman meşhur oyuncular olarak Kambur Ahmet (Berman) ile Naci (Erdem), İsmail Kurt vardı. Birinci kümeye terfi maçları oynanacaktı. Ben antrenmansız olduğum halde kadroya alınmıştım. Beşiktaşlı Yavuz’un kahvesi vardı, oraya çıkardık. İlla ki oynayacaksın diye mahalle baskısı vardı orada. O şekilde antrenmansız olmama rağmen epey oynadım. O sezon Karagümrük formasıyla altı golüm vardır. Terfi maçları öncesi Bursa’da Ilıcalarda kaldık. Herkes orada banyo yapınca pelte gibi sahaya çıktı. 2-0 mağlup olduk.

İTÜ’de makine bölümüne girdim. Asıl mesleğimle bir yıl uğraştım. Ondan sonra devamlı inşaat ve idarecilikle geçti iş hayatım. 1956-57’de üniversiteden mezun olduktan sonra Karayolları erkânı, teknik eleman tavlamak için Park Otel’de bir kokteyl verdiler. Biz de arkadaşlarla oraya gittik. İkram yapılırken Yolspor’un başkanı Fahir Bey aranızda futbolcu var mı diye sordu. Böylece futbolcu olarak Karayolları’na girdim. Ankara’ya gidip uzun müddet çalıştım ve sonunda oradan emekli oldum.

Türkiye’nin en büyük işi 1960 ile 1970 arasında Keban Barajı ve relokasyon yolları inşaatıdır. Keban Barajı inşaatını DSİ, yolların inşaatını da Karayolları yürütüyordu. Türkiye’nin bir yıllık bütçesi 2 milyar liraydı. 1964’ten 1970’e kadar Karayolları Elazığ Bölge Müdürü olarak relokasyon yollarının yapımını ben yürüttüm. Eski yollar su altında kalacaktı ve batıyla irtibat kaybolacaktı. Boğaz Köprüsü daha proje halindeyken biz Külüskür Köprüsü’nü yaptık. O zaman Türkiye’nin en büyük karayolu ve demiryolu köprüsüydü. Ayrıca 310 kilometre bağlantı yolu vardı. Biz DSİ’nin taşeronuyduk. Para direkt bana verilirdi. Ülkenin yıllık bütçesi 2 milyar lirayken biz Karayolları olarak 800 küsur milyon liralık hesap kapattık. İnşaatı üstlenen Arı İnşaat şirketiydi. Bir Alman şirketiyle ortak üstlenmişti projeyi. Cemiyet başkanlığı yapan Hayri (Öndeş) Ağabey ile ilk kez o iş sırasında tanımıştım. Yol-İş Sendikası’nın ilk kurucularındanım, Ecevit’in çalışma bakanlığı yaptığı dönemde kurulmuştu. Çok emeğim var. 1978’deki Ecevit hükümeti döneminde de sanayi genel müdürlüğü yaptım. Müsteşar yardımcısı oldum. 1982’de Bayındırlık Bakanlığı müsteşarlığından emekli oldum.

Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Hayri Öndeş ve Yönetim Kurulu Üyeleri. (Hayati Baygan, sağdan dördüncü).

 

Tüm Haberlere Göz Atın
 Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?