Darüşşafaka Tarihinde Bu Ay_Eylül

 ›  Haberler  › ↓ 

Darüşşafaka Kültürü ve Tarihi Komisyon Üyesi Beşir Özmen, Eylül ayında da Darüşşafaka'nın tarihinden farklı konulara ışık tutmaya devam etti.

Darüşşafaka bağışçısı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Sağlık Bakanı, Başbakan kimdir?

Dr. Refik Saydam (8 Eylül 1881 - 8 Temmuz 1942), Darüşşafakalı ağabeylerimiz Ali Kami Akyüz (DŞ’1891) ve Vecdet Özkan’ın (DŞ’1943) aziz anılarına…

Dr. Refik Saydam 8 Eylül 1881 tarihinde İstanbul'da doğdu.

Bilindiği gibi Osmanlı İmparatorluğu döneminde Sadrazamlar, Türkiye Cumhuriyeti döneminde de Başbakanlar, Darüşşafaka Cemiyeti’nin Başkanlığını yapmışlardır.

T.C. Başbakanı sıfatıyla DC Başkanlığını yapan kişiler arasında Dr. Refik Saydam, Darüşşafaka’ya gösterdiği yakın ilgi ve yaptığı bağışla hatırlanmaktadır.

Dr. Refik Saydam’ın 27 Temmuz 1939 tarihli Darüşşafaka ziyaretinden rahmetli Ağabeyim H. Vecdet Özkan (DŞ’43) sayesinde haberim oldu. 26 Mayıs 2010 tarihinde kendisi, “Darüşşafakalı Cihat Örge ve Halit Ziya Yılmayan’ın Yeri”nde (yaygın adıyla Ortaköy) Başbakan Dr. Refik Saydam’ın Darüşşafaka ziyareti sırasında okuduğu manzum karşılama metnini önce ezbere okudu ve ardından yazarak bana emanet etti. Bu metni kendisine Ali Kami Akyüz’ün hazırlayıp verdiğini söyledi.

28 Temmuz 1939 tarihli Cumhuriyet gazetesi, ziyaret haberine, birinci sayfadan başlayıp sekizinci sayfada devam ederek, çok geniş biçimde yer vermiştir.

                                      

 Cumhuriyet gazetesindeki haberin devam sayfasındaki fotoğrafta şiiri okuyan Vecdet Özkan, Başbakan Refik Saydam ve İstanbul Milletvekili Ali Kami Akyüz birlikte

 

Ali Kami Bey’in yazarak Vecdet Özkan’a (DŞ’43)
verdiği ve Vecdet Özkan’ın Başbakan Refik
Saydam’ı karşılarken okuduğu manzum metin.
(Beşir Özmen Arşivi)

 

 

Gazetede “Toplu talebenin önünde bir küçük Darüşşafakalının manzum sözlerini dinliyen (orijinal yazım korunmuştur) Başvekil, mektebi gezmek istemiş, yatakhanelerden başlıyarak duş mahallerine kadar mektebin her tarafını gezmiştir.” ifadesiyle yer almaktadır.

Aynı gün, Başbakan Refik Saydam Darüşşafaka’nın Şeref Defteri’ne şu satırları yazar:

«Darüşafakayı çok severim. İyi gördüm; daha iyi olacak.»

“Başbakan ayrılırken de şöyle konuşur; Darüşşafakayı çok iyi buldum. Bu güzel müesseseye bir kız kısmının da ilavesine lüzum gördük. Bunun için icab eden tahsisatı bulduk. Tahsisat derhal verilecek, hemen inşaata girişilecektir. Bu suretle, bu çok faydalı irfan yurdumuz, genişliyecektir.”

8 Temmuz 1942 tarihinde ani bir kalp krizi sonucunda hayata gözlerini yuman Başbakan Refik Saydam’ın cenaze töreniyle ilgili 10 Temmuz 1942 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki haberden şunları öğreniyoruz:

“Cenaze törenine katılacak zevat saat 9’dan itibaren merhumun naaşının bulunduğu Beyoğlu hastanesinde toplanmaya başlamıştır. Bir yandan da askeri kıtaat, Darüşşafaka Lisesi talebeleri hastanenin önünden Taksim’e kadar uzayan Sıraselviler caddesinde ihtiram vaziyeti almışlardı.”

Başbakan Refik Saydam’ın, vefatından yaklaşık bir buçuk yıl önce, Ankara’da Mustafa Kemal Atatürk tarafından hediye edilen evini Kızılay’a, İstinye’de ailesinden kalan yalıyı ise Darüşşafaka’ya bağışladığı öğrenildi.

Bu konuyla ilgili 12 Temmuz 1942 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan haberde kendisinden bilgi istenen Darüşşafaka Lisesi Müdürü Hasan Fehmi Bey’in söyledikleri şöyle aktarılıyor:

“Merhum Başvekil Dr. Refik Saydam filhakika bir buçuk sene kadar evvel İstinye’deki yalısını Darüşşafakaya hediye etmis, yalının bütün masraflarını, vergi borçlarını ve ferağ harcını kendisi vermiştir. Yalı, Darüşşafakanın akarları arasına katılmıştır. Yalının Darüşşafakaya temin ettiği varidat senede 400, 500 lira arasındadır. O zaman merhum bu yalının Darüşşafakaya hediye edildiğinin yazılmasını arzu etmemişlerdi.” 

Başbakan Dr. Refik Saydam’ın, vefatından yaklaşık üç yıl önce Darüşşafaka’nın Şeref Defteri’ne yazdığı «Darüşafakayı çok severim. İyi gördüm; daha iyi olacak.» sözlerinin hakkını verdiğini düşünüyorum.

Cumhuriyet gazetesi, 22 Ekim 1933

 

Halil İbrahim Aksakal, “Dr. Refik Saydam Önderliğinde Cumhuriyet Dönemi Sağlık Hizmetlerini Modernleştirme Çabaları” adlı makalesinde şunları yazmaktadır: “Dr. Refik Bey, 1 Eylül 1925’te toplanan Birinci Milli Türk Tıp Kongresi’ne başkanlık yapmıştır. Yaptığı açılış konuşmasında Türk doktorlarının vazifelerini Misak-ı Tıbbi halinde üç esasta toplamıştır. Buna göre: Türk doktoru özel ve meslek yaşantısında medeni hayatın sunduğu bütün güzelliklerden yararlanmalı ve bu yönüyle herkese örnek olmalı, yalnız bununla kalmayıp, iletişim kurduğu herkese koruyucu sağlık hizmetleri ile ilgili tedbirleri ve bu alandaki gelişmeleri anlatarak, rehber vazifesi görmelidir. Faaliyetlerini sadece büyük şehirlerde değil özellikle kırsal kesimleri kapsayacak şekilde yapmalı, Türk köylüsünün sağlıklı ve mutlu olması için sürekli çalışmalıdır”

 

1 Numaralı "İstiklal Madalyası" sahibinin Darüşşafakalı bir komutan olduğunu biliyor muydunuz?

Darüşşafakalı Yusuf İzzet Paşa ve Selahattin Adil Paşa’nın aziz anısına…

29 Eylül 1921 tarihinde Yusuf İzzet Paşa Bir Numaralı, Albay Selahattin Adil İki Numaralı İstiklal Madalyası’na hak kazandı.

                                                

                                 Tümgeneral Yusuf İzzet Met (1876-1922)                İstiklal Madalyaları   

 

Tümgeneral Yusuf İzzet Met (DŞ’1893), namıdiğer Yusuf İzzet Paşa’nın yaşamı ile ilgili bir çalışma 2021 yılında Darüşşafaka Cemiyeti web sitesinde yayınlanmıştı.

Yusuf İzzet Paşa ile ilgili önemli bir bilgiyi de paylaşmak istiyoruz:

“Gerçekte ilk İstiklal Madalyaları, Sakarya Zaferi sonrasında 29 Eylül 1921’de verildi. Muharebede gösterdikleri kahramanlık, cesaret ve feragat nedeniyle sıralı komutanlar tarafından teklif edilen subay ve askerlerin adları, Bakanlar Kurulu denetim ve elemesi sonrasında Meclise sevk edildi. Meclisin onaylaması ile ilk İstiklal Madalyaları 234 kişiye verildi.

Yaygın kanaatin aksine Mustafa Kemal Paşa ve Kurtuluş Savaşı’nın meşhur komutanları bu ilk listede yer almamaktadır. Yani ilk İstiklal Madalyası Mustafa Kemal Paşa’ya verilmemiştir. Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’ya muharebede gösterdiği ‘himmet ve gayret-i fevkalâde’ gerekçesiyle aynı gün Altın İmtiyaz Madalyası verilmesi ilginç bir ayrıntıdır. Sakarya Muharebesi’nde gösterdikleri kahramanlıktan dolayı Osmanlı harp madalyaları ile ödüllendirilen başka subaylar da bulunmaktaydı.

İlk İstiklal Madalyalarını hak edenler rütbe sırasına göre listelendiğinden en kıdemli subay Yusuf İzzet (Met) Paşa bir numaralı İstiklal Madalyası’na hak kazanmıştır. Aynı zamanda milletvekili olduğundan ilk kırmızı-yeşil kurdeleli madalya da ona verilmiştir. İki numaralı madalya ile ödüllendirilen Albay Selahattin Adil ise ilk kırmızı kurdeleli madalyayı almıştır.”4

İki numaralı İstiklal Madalyası’na hak kazan Albay Selahattin Adil’in (Tümgeneral Selahattin Adil) eşi Siret Adil Darüşşafaka bağışçısıdır.

15 Nisan 1922 tarihinde vefat eden Yusuf İzzet Paşa’yı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Yusuf İzzet Paşa’nın eşi Hayriye Melek Hanım’a gönderdiği eşsiz telgrafla analım.

“Bütün hizmet hayatında namus ve liyakatiyle (üstün hizmetleriyle) yükselmiş olan ve Millî Mücadele'nin ilk günlerinden itibaren vatanın bağımsızlığı için yorulmak bilmeyen bir iman azmi ile çalışan muhterem merhum Yusuf İzzet Paşa'nın elim vefat haberini cephede aldım. Merhumun çok büyük üzüntü veren bu kaybını, kıymetli komutanları arasında bulunduğu orduya bildirdim. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve ordusunu yasa boğan bu acı hadiseden dolayı, aynı zamanda meclisin ve ordunun da duygularına tercüman olarak değerli şahsınıza büyük bir üzüntü ile taziyelerimi arz eder, saygılarımı sunarım efendim.”

Yusuf İzzet Paşa ve Selahattin Adil Paşa’nın mezarları Ankara Devlet Mezarlığı, Siret Adil’in mezarı İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’ndadır.

Aziz anıları önünde saygı ve minnetle eğiliyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk, 13 Eylül 1924 depreminin ardından gerçekleştirdiği Erzurum Erkek Lisesi ziyaretinde, Ahmet Hamdi Tanpınar ile birlikte hangi Darüşşafakalı öğretmen tarafından karşılandı? 

Erzurum Erkek Lisesi öğretmenleri Arif Dilmen (DŞ’1902) ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın aziz anısına…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü 13 Eylül 1924 depreminin ardından Erzurum Erkek Lisesi ziyaretinde karşılayanlar arasında Darüşşafakalı öğretmen Arif Dilmen ve tanınmış Yazar Ahmet Hamdi Tanpınar da bulunuyordu.

[Fotoğraf 1] Arkadaki Tebelada
“Erzurum Erkek Lisesi 1340 (Miladi 1924)” Yazıyor
1) Cumhur reisi Gazi Mustafa Kemal Paşa, 23) Edebiyat Muallimi Ahmet Hamdi (Tanpınar),
28) Fransızca Muallimi Arif Bey

 

 


9 Ekim 1924, Atatürk Erzurum Lisesi’nde öğretmenlerle (Arkada sağ üstte üçüncü sırada Ahmet Hamdi Tanpınar)

 

Darüşşafakalı Yurtsever Öğretmen Arif Dilmen

Arif Dilmen’in (1881-1960) (DŞ’1902) varlığından haberim 2021 yılında Darüşşafaka Cemiyeti Müzeler Yetkilisi Yeşim Temel sayesinde oldu.

Ardından yukarıdaki fotoğrafın da bulunduğu RAPID Uluslarası Taşımacılık şirketinin web sitesine ulaştık. Şirketin web sitesinde yukarıdaki fotoğraf “Dilmen ailesi, Osmanlı'dan modern Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş yıllarında, Mustafa Kemal Atatürk ile omuz omuza mücadele veren, yeni bir ülkenin doğuşuna öncülük eden ailelelerdendir. İşte o heyecanlı yıllardan bir toplantı, Erzurum'da yeni bir ülke kurmanın coşkusuyla, Atatürk' ün liderliğinde toplananlar arasında dönemin önemli kültür adamlarından, Fransızca ögretmeni Arif Dilmen de var. Fotoğrafta görülen ve tarihi toplantıya evsahipligi yapan mekandaki halılar, halen daha Dilmen ailesindedir.”

Yeşim Temel’in yardımıyla 1993-1997 yılları arasında TRT 2’de yayımlanmış Cumhuriyete Kanat Gerenler adlı güzel programın (hazırlayan ekipte Ali Saydam da bulunuyor ve sunuculuğunu tanınmış grafik sanatçısı rahmetli Mengü Ertel yapıyor) Arif Dilmen ile ilgili bölümünü de seyrettim.

Darüşşafaka ile ilgili iki kaynak, Arif Dilmen’in Darüşşafaka mezuniyeti ve yaşamı ile ilgili aşağıdaki bigileri veriyor:

-1913 tarihli Cemiyeti Tedrisiyei İslamiye Salnamesi “1318 Senesi” (Miladi 1902) mezunlarını sayarken şu bilgiyi vermektedir:
“Arif Efendi, Cibali, Beyoğlu Telgrafhanesi muhabere memurlarından”
-1927 tarihli Darüşşafaka kitabı yine 1318/1902 mezunları listesinde aşağıdaki bilgiyi veriyor:
“Arif Efendi, Cibali, Erzurum Sultanisi Fransızca ve tarih muallimi”
Arif Dilmen Ağabeyimiz ile ilgili aşağıdaki bilgiler önemli ölçüde, TRT tarafından hazırlanan, Mengü Ertel’in sunduğu, “Cumhuriyete Kanat Gerenler” adlı programın kendisiyle ilgili bölümünden derlenmiştir.

Bu programa göre Arif Dilmen;
-1881 Bingöl, Kiğı doğumludur,
-Babasının Darüşşafaka’da ciltçilik işine başlaması nedeniyle İstanbul’a taşınırlar,
-Darüşşafaka’dan 1902 yılında mezun olur, Darülfünun Edebiyat Fakültesi’nde eğitime başlar ve 1907 yılında mezun olur. Bu sürede Posta Telgraf Nezaretinde çalışmaya başlar. Fransızca ve Farsça da öğrenir.
-1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanına şahit olur ve Naciye Hanım’la evlenir.
-Beyoğlu Postanesi Yabancılarla Haberleşme Memuru olarak görev yapar.
-İşgal kuvvetlerinin küstahlıklarına tahammül edemez ve Trabzon’a, oradan da öğretmen olarak Erzurum’a geçer.
-Yaklaşık 40 yıl Erzurum, Artvin ve Samsun’da öğretmenlik yapar, Halkevlerinde çalışır.
-Yıllar sonra yeniden İstanbul’a yerleşir ve “Çocuklarına okuduğu okulu, Darüşşafaka’yı gezdirecektir.”
-“Karşısına çıkan başarılı her öğrencisi o yabancı askerlerin alaycı gülümsemelerine verilen somut bir cevaptı.”
Görüldüğü gibi bilgiler birbirlerini teyit eder niteliktedir.

Arif Dilmen’in Darüşşafaka’daki öğrenci kütük kaydı (Numerosu: 1176, Tarih-i duhûlü: 1 Kanunısani 1308
[13 Ocak 1893] İsmi: Arif Efendi, Pederinin ismi: Mehmed, Mukataa-i dâisi: Erzurum, Mahallesi: Fatih Cibali, Tarih-i tevellüdü: 1299 [1881-1882], Bulunduğu sınıf numerosu: 1, Mülâhazat: Mektebden bâ-şahadetnâme neş'et etmiştir. 1 Temmuz 318 [14 Temmuz 1902] Transkripsiyon: DC Müzesi Arşiv Uzmanı Gizem Dikmen).

 

 

Cumhur Reisi Gazi Mustafa Kemal Paşa, Edebiyat Muallimi Ahmet Hamdi (Tanpınar), Fransızca Muallimi Arif Bey Aynı Fotoğraf Karesinde

Yukarıda yer alan Fotoğraf 1’i (kişi adları olmaksızın, sadece Arif Dilmen’i işaret eden bir ok ve “Fransızca öğretmeni Arif Dilmen, tarihî toplantıda Atatürk ve arkadaşlarıyla birlikte” notuyla ilk kez RAPID Uluslarası Taşımacılık Katalogunda gördüm.

Fotoğrafın başka bir versiyonunda, fotoğrafın altında el yazısıyla (başlangıcı fotoğrafta görünmüyor) “Meşhur Gâzî Paşa Hazretlerinin Erzurum’a teşrifleri münasebetiyle lise mektebini ziyareti hatıralarından” yazıyor. Tüm Osmanlıca yazıların transkripsiyonu için değerli dostumuz Mustafa Özkat’a müteşekkirim.

Tarihî Fotoğraf Hakkında Bilgiler

Bazı kaynaklarda Erzurum Kongresi sırasında çekildiği izlenimi yaratan fotoğrafın, Mustafa Kemal Atatürk’ün 13 Eylül 1924 Pasinler/Erzurum depreminin ardından yaptığı ziyaret sırasında kendisiyle birlikte seyahat eden heyetle birlikte Erzurum Erkek Lisesi ziyaretinde, öğretmenlerle birlikte çekildiğini gösteren bilgiler bulunmaktadır:

-“Erzurum Erkek Lisesi 1340-1924” tabelası da bunu teyit eder niteliktedir. Bilindiği gibi Erzurum Kongresi 1919 yılında toplanmıştır.

-Fotoğrafın bir versiyonun altında el yazısıyla “Meşhur Gâzî Paşa Hazretlerinin Erzurum’a teşrifleri münasebetiyle lise mektebini ziyareti hatıralarından” notu yer almaktadır.

-Fotoğrafta çok sayıda öğretmen yer almaktadır.

-Öğretmenler arasında tanınmış edebiyat insanımız Ahmet Hamdi Tanpınar da bulunmaktadır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bu tarihlerde Erzurum Erkek Lisesi’nde görev yapmaktadır.

Erzurum Lisesi web sitesinde şu bilgi yer almaktadır:

“Merhum Başkumandan, İlk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal ATATÜRK 1924 yılında Pasinler'de meydana gelen depremden dolayı, Erzurum'a gelerek bölge halkına geçmiş olsun dileklerini iletmek istedi. Bu ziyareti sırasında, Erzurum Lisesi'nde 1- Ekim 1924 tarihinde ziyaret etti.

Bu ziyareti sırasında Erzurum Lisesi'nde Edebiyat öğretmeni olan Merhum A. Hamdi TANPINAR, Erzurum Lisesi'ni ziyareti anısını "BEŞ ŞEHİR" adlı eserinde şöyle anlatmaktadır. ‘Bir ikindi vakti lisede otururken boğuk bir gürültü ile yerimizden fırladık. Her şey sallanıyordu. İlkönce şehrin yıkıldığını zannettik halk bir türlü evlerine girmek istemiyordu. Bu korkuyu,  o sıralarda Erzurum'a gelerek  ATATÜRK son verdi. ATATÜRK' ü ilk defa Erzurum' da gördüm. Onunla tek konuşmam da Erzurum Lisesi'nde oldu. İki gün evvel Kars Kapısında bütün şehir halkı ile beraber karşılaştığım adam Liseye gelir gelmez beraberindeki "huzuru mutad zevatın" arasından adeta sıyrılarak  aramıza girdi. O gününü Erzurum Lisesi' ndeki hocalara, talebelere ve orada rastlayacaklarına vermişti. Yarım saatte gidecekti. Üç buçuk saat bizimle kaldı. Erzurum Lisesi' nin beyaz badanalı tek kanepesi kırık muallimler odasında bana sorduğu suallere cevap verirken zihnim şüphesiz onunla çok doluydu. Önce kim olduğumu, ne iş gördüğümü, Erzurum'da ne vakitten beri bulunduğumu sordu’.”

- Ziyaret ve fotoğrafın tarihiyle ilgili farklı bilgilere de rastlanmaktadır. Örneğin İşte Atatürk adlı web sitesinde tarih 9 Ekim 1924 olarak verilmektedir.

- Yukarıda yer verdiğimiz Erzurum Arşivi kaynaklı [Fotoğraf 2]’de “9 Ekim 1924 Atatürk Erzurum Lisesi’nde Öğretmenlerle (Arkada sağ üstte üçüncü sırada Ahmet Hamdi Tanpınar” açıklaması bulunmaktadır.

- Atatürk’ün “Sonbahar Seyahatları”, “Erzurum Depremi” ve Ahmet Hamdi Tanpınar  adlı çalışma yukarıdaki fotoğraftaki kişilerin Atatürk’ün Erzurum seyahatinde yer aldığını göstermektedir.

- Bu arada bu fotoğrafta yer alan kişiler arasında sadece Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Erzurum Kongresi’ne katılanlar arasında bulunduğunu da söyleyebiliriz.

Bu bilgilere dayanarak kişisel kanaatim bu tarihî fotoğrafın Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 13 Eylül 1924 tarihli Erzurum Depremi’nin ardından kalabalık bir heyetle gerçekleştirdiği ziyaretler sırasında 9 Ekim 1924 tarihinde Erzurum Erkek Lisesi’nde çekildiği yönündedir.   

Arif Dilmen ve Ailesi
Cumhuriyete Kanat Gerenler, Arif Dilmen, TRT

 

Ağabeyimiz Arif Dilmen’in 1911 yılından sonra düzenli olarak günlük tuttuğunu öğreniyoruz. Anısını yaşatan değerli ailesi ile iş birliği içinde yaşamı ve dönemiyle ilgili önemli bilgilere ulaşılabileceğini düşünüyorum.

1863 Yılından günümüze Darüşşafaka Tarihinde Eylül ayında gerçekleşen diğer önemli olayların tamamını okumak için tıklayınız

Tüm Haberlere Göz Atın
 Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?