04 Kasım '12
Bir ilk yardım yöntemi olan kalp masajı, hastaya yeterli sağlık yardımı yapılıncaya kadar uygulanabilecek en etkili yöntem olduğu ve ciddi bir önem taşıdığı herkes tarafından bilinir. Ancak bu yöntem uygulama aşamasında yapılabilecek herhangi bir yanlış müdahalede tam tersine sonuçlar doğurabilir. Bu konu hakkında çalışmalar yapan Darüşşafaka Lisesi Fen ve Teknoloji Öğretmeni Gürsoy Mantaş, geliştirilebilir bir icat ortaya koydu.

Darüşşafaka öğretmeni Gürsoy Mantaş, Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Yıldırım ve Darüşşafakalı öğrencilerle birlikte...
Türkiye’de teknoloji alanında yaptığı çalışmalarla farkındalık yaratan Darüşşafaka Eğitim Kurumu’nun Fen ve Teknoloji Öğretmeni Gürsoy Mantaş, hayat kurtaracak bir buluşa imza attı. Geliştirilebilir bir kalp masaj aleti yapan Gürsoy Mantaş; “Sağlık alanında, büyük ihtimalle biyomedikal sektöründe kullanılacak olan buluşumun çıkışı, kalp masajı yapılması gereken müdahalelerde insanlar ya yapmayı bilmiyor ya da yanlış uygulamalar sonucu ölüm sayıları artıyor. Çünkü kalp masajı göründüğü kadar basit ve herkesin yapabileceği bir ilk yardım tekniği değil. Doğru yerde ve doğru bir kuvvetle yapılması gerekiyor. Lise çağında ilk yardım tekniklerini bilen bir çocuğu düşünelim, babası yanında kalp krizi geçiriyor ve babasına kalp masajı uyguluyor. Ancak çocuğun kuvveti yeterli olmayabiliyor ya da belli bir zaman sürmesi gereken masajı sürdüremeyebiliyor. Verdiğim örneğin, Türkiye’de ilk yardım bilen insan sayısını düşünürsek, çok iyimser olduğunu söyleyebilirim. Kuvvet faktörünün üstüne bir de bilinçsizlik eklenince ölüm bu noktada kapıyı çalıyor. Ben bu buluşumu ortaya koyarken, araştırma aşamasında birçok doktor ve profesörle görüştüm ve asıl ölümlerin ilk yardım eksikliğinden kaynaklandığı konusunda herkesle hemfikir olduk. Kalp masajı yapabilecek bir alet fikri de ortaya böyle çıktı” şeklinde konuştu.
En büyük destek doktorlardan geldi
Araştırma aşamasında sağlık sektöründen eğitimciler ve firmalarla sık sık görüştüğünün altını çizen Mantaş; “Türkiye’de daha önce yapılmayan bir çalışma olduğunu öğrendiğimde ve bunu doktorlarla paylaştığımda karşılaştığım olumlu tepkiler beni çok heyecanlandırdı. İnanılmaz iyi bir noktaya geleceğine inandıklarını söyleyen insanlar oldu. Bu durum beni daha çok teşvik etti. Ortaya koyduğumuz buluşun portatif hale geldiğinde ilk yardım setlerinde yer alacak ve herkesin kullanabileceği basitlikte çalışarak hayat kurtaracak. Fikir böyle bakıldığında herkese cazip geldi. Gelinen noktada makineyi anlatacak olursak, içerisinde bulunan bir sistem sayesinde kalp masajı gerektiren durumlarda, sensörler sayesinde hastanın göğüs bölgesine uygulanan basınç göğüs kemiğini 3-5 cm çökertecek güçte basınç uyguluyor. İkinci hareket ise kuvvetin ortadan kalktığındaki rahatlamayla kanın pompalanmasını sağlıyor. Bu işlem dakikada 30 kez tekrarlanıyor. Vücuda göre ayarlanmış olan makine pinomatik kısmı ve kolu masaj sırasında kalbin tekrardan çalışması durumunda mekanizmada bulunan duyarlı sensörler sayesinde algılayarak kendi kendini durduruyor. Kalp masajlarında bir diğer önemli konuda suni teneffüsün uygulanmasıydı. Bu mekanizmanın kalp masajı yaparken suni teneffüste yapabilmesi için her 30 masajda bir hava tüpünden hastaya nefes verebilecek bir sistemi daha buluşa dahil ettim” açıklamasında bulundu.
Portatif hale gelerek her yerde kullanılacak
Ortaya konan bu buluşun portatif hale gelmesiyle ilerde, arabalarımızda, otobüslerde, okullarda, alışveriş merkezleri gibi birçok alanda ihtiyaç duyulabileceğini ve zorunlu hale gelmesini umut ettiğini söyleyen Darüşşafaka Fen ve Teknoloji Öğretmeni Mantaş; “Buluşu ortaya koyarken özellikle altını çizdiğim konu, portatif hale gelerek herkesin her yerde ulaşabileceği kolaylıkta olmasıydı. İlk yardım setine dahil edilerek zorunlu halde kullanılması en büyük isteğim. Daha önce böyle bir fikrin ortaya konulmaması ve kalp masajını bu aletle rahatça yapılabileceğini söylememin tepki çekebileceğini biliyorum. Basit bir düşünce olarak değerlendirecekler de olabilir ancak bir yerden başladığım ve bu konunun altını çizmiş olmam bile beni çok mutlu ediyor. Sonuçta eğer müdahale sonrasında kurtulacak bir hayat dahi olsa bunun manevi tatmini çok büyük olacaktır inancındayım. Bu ve bunun gibi buluşlarla insan kayıplarını engellemek için belki önayak olabilirim. Ben sağlık sektöründe hizmet veren biri değilim. Ben eğitimciyim, bunun dışında da normal bir vatandaşım. Düşüncem sadece ‘ne yapabilirsek bu kayıpların önüne geçebiliriz’ yönündeydi. Kendimize sormamız gereken bu altın soruyla, elimizi taşın altına koyarak ciddi işler başarabiliriz” dedi.
Koruma altına almadığım buluşlarım kaybolup gitti

Buluşların laboratuvardan dışarı çıkması gerekiyor
Bir fikrin buluş olmasının dışında onun devlet tarafından da mutlaka desteklenerek duyurulması gerektiğine dikkat çeken Darüşşafaka Liseli Fen ve Teknoloji öğretmeni Mantaş; “Bir buluş ortaya koyuluyor ve bu buluş fikir sahibinin laboratuvarından dışarıya çıkamıyor. Çünkü buluşu ortaya koyan kişi, izleyeceği yol konusunda kararsız. Buluşunun kabul görüp görmeyeceği konusunda bir güven problemi yaşıyor. Bu yüzden paylaşma konusunda sıkıntılar çekiyor. Devletin özellikle yeni buluşları, sadece maddi anlamda değil tanıtım aşamasında da destekleyici olması çok önemli bir rol oynuyor. Üretim gücü olmayan insanlar bu tanıtımlar sayesinde reklam yaparak, sanayici iş adamlarıyla buluşma fırsatı bulabilecek. Hayata geçecek projeler sayesinde ülkemiz çift yönlü bir kazanç sağlayacak. Ülke hem katma değerli bir ürüne kavuşacak hem de bu teşvikler sayesinde buluşçu sayısı artarak hedeflenen ihracat rakamını tutturacak. Ben şuna inanıyorum; düşünen, üreten insanın olduğu yerde ilerleme mutlaka olur. Ülke olarak yükselişe geçebilmek için düşünen ve üreten insanın önünü açmak gerekiyor ki üretmesine devam etsin, düşünmeye teşvik edilsin” şeklinde konuştu.
Projenin incelenmesi ve geliştirilmesini Darüşşafaka'nın laboratuvarında yapıldı
Gürsoy Mantaş, projenin ortaya çıkmasında Darüşşafaka'nın rolüne ilişkin ise şunları söyledi: "Bu projeyi 2011-2012 eğitim öğretim yılı içinde oluşturdum. Fikir aşamasında Darüşşafaka Fen ve Teknoloji Kulübü ve Mekatronik Kulübü’ndeki öğrencilerimle paylaştım. Projenin hayat bulması yaklaşık olarak altı ay sürdü. Yardım ve danışmanlık olarak doktorlar ve Kocaeli'de fabrika ve mühendislerden destek aldım. Şu an 8. sınıfta okuyan öğrencimiz Ayça Öztürk’ün ailesinin tanıdığı makine mühendisi Levent Arabacıoğlu prototipin oluşturulması sürecinde bizlere destek verdi. Projenin incelenmesi ve geliştirilmesini okulumuzun laboratuvarında gerçekleştirdik. İcadımız da zaten şu an okulumuzda bulunuyor."