Geçtiğimiz yıl vefat eden biricik kızları Ayşın Öner’in anısına Darüşşafaka’da bir burs fonu kuran Zerrin ve Erol Öner, kızlarının ismini bu yuvaya sonsuza dek yazdırdı. Ayşın Öner’in ruhuna ve Darüşşafakalı öğrencilere en güzel armağan olan “Ayşın Öner Burs Fonu” ile Darüşşafaka mezunlarının üniversite eğitimlerine katkı sağlanıyor. Yaşamı boyunca tanıdığı herkeste bir iz bırakan ve çevresine ışık saçan Ayşın Öner’in ismi, Cemiyet binasındaki sütunlara ve tüm Darüşşafaka ailesinin kalbine silinmeyecek bir şekilde kazındı.
Geçtiğimiz yıl vefat eden biricik kızları Ayşın Öner’in anısına Darüşşafaka’da bir burs fonu kuran Zerrin ve Erol Öner, kızlarının ismini bu yuvaya sonsuza dek yazdırdı. Ayşın Öner’in ruhuna ve Darüşşafakalı öğrencilere en güzel armağan olan “Ayşın Öner Burs Fonu” ile Darüşşafaka mezunlarının üniversite eğitimlerine katkı sağlanıyor. Yaşamı boyunca tanıdığı herkeste bir iz bırakan ve çevresine ışık saçan Ayşın Öner’in ismi, Cemiyet binasındaki sütunlara ve tüm Darüşşafaka ailesinin kalbine silinmeyecek bir şekilde kazındı.
7 Ağustos 1989 tarihinde Zerrin ve Erol Öner’in tek evlatları olarak İstanbul’da dünyaya gelen Ayşın Öner, 2010 yılında İstanbul Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Burslu olarak İtalya’daki Siena Üniversitesi’nde eğitim gördü. İtalya Başkonsolosluğu’nda bulunan İtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansı’nın Ticari İlişkileri Geliştirme Ofisi’nde Sektör Yetkilisi olarak çalışan Ayşın Öner, 8 Ocak 2017 tarihinde beklenmedik bir şekilde gelen hastalık nedeniyle hayata veda etti.

“Kendimizi o andan itibaren Darüşşafaka’nın bir parçası gibi gördük, hatta ben kendime ‘Daçkalı oldum’ diyorum”
Ayşın Öner’in babası Erol Öner, kızlarının adını Darüşşafaka’da yaşatmaya karar verme sürecini şöyle anlatıyor: “Kızımız tabii ki hep bizimle beraber yaşıyor, ama daha değişik yerlerde de adının yaşaması bizim için önemli. İlk günden itibaren Ayşın’ın adını nasıl yaşatabiliriz diye, acımızı bir nebze olsun bastırmak için bir arayışa girdik. Bu konuda yakın arkadaşlarımızın çok katkısı oldu. Ayşın’ı tanıyan herkes bir şekilde onun bu gibi kurumlarla da yaşıyor olmasını arzu etti. Çok araştırdık. Darüşşafaka’yı gördükten sonra ‘tamam, burasıdır’ dedik. Öğrencilerinizi gördük, çok sevdik. Bizim içimizi rahat ettiren Darüşşafaka’nın kurumsal kimliği, özerk yapısı oldu. Hem çok eski, tarihi bir kurum, kurulduğu zamanki amaç çok değerli hem de ondan hiç sapmadan hatta faaliyet alanlarını da genişleterek devam etmesi bizi çok etkiledi. Başta İş Bankası olmak üzere çok değerli kurumsal destekçileri var. Ve kendimizi o andan itibaren Darüşşafaka’nın bir parçası gibi gördük, hatta ben kendime ‘Daçkalı oldum’ diyorum. Spor merakım var, Darüşşafaka’nın basketbol maçlarını da artık seyrediyorum.”
“Biz yaşadığımız sürece onu yaşatacağız.”
"Ayşın, çevresine duyarlı, sosyal projelerde yer alan, herkese elinden gelen yardımı yapan, sevgi dolu bir gençti. Bu ülkede çocukların eğitiminin ne kadar gerekli olduğunu bilir, elinden geldiğince katkıda bulunurdu. Şimdi Ayşın Öner Bursu ile okuyacak öğrenciler onun ruhuna en güzel armağan olacaktır."
Kızlarının hep bir anaokulu açma hayali olduğunu ve bundan ilham aldıklarını belirten Ayşın Öner’in annesi Zerrin Öner ise, “Çok çalışkan, başarılı, örnek bir öğrenciydi. Çok çabuk hayata atıldı, öğrenciyken çalışmaya başladı, sosyal faaliyetlerde çok bulundu. İhtiyacı olan arkadaşına destek olurdu, yardım ettiğimiz çocukları cumartesileri tiyatroya götürürdü, okula kütüphane yapılmasına destek veriyordu. Hep bir anaokulu açma düşüncesi vardı. Darüşşafaka oldu kısmetimizde, onun kısmetinde…” diyor. Burs fonunun kurulmasının ardından Ayşın Öner, vefatının birinci yılında, 30 Ocak 2018 tarihinde Darüşşafaka Cemiyeti’nde düzenlenen bir törenle, ailesi, iş arkadaşları, sevenleri, Cemiyet yöneticileri ve çalışanları tarafından anıldı. “Çok güzel bir tören oldu, herkes memnun kaldı. Birçok kişi burs fonuna katkıda bulunacağını söyledi ve bulunuyorlar da. Arkadaşlarımız gruplarda sürekli bunu dile getiriyor, ‘Ayşın’ın eğitim bursunu unutmayalım’ diyorlar. Sağ olsunlar güzel bağışlar yapılıyor, herhalde biz yaşadığımız sürece devam edecek. Yaşayacak. Devam ettireceğiz.” diyor Zerrin Hanım. Erol Bey de, “Ayşın, çevresine duyarlı, sosyal projelerde yer alan, herkese elinden gelen yardımı yapan, sevgi dolu bir gençti. Bu ülkede çocukların eğitiminin ne kadar gerekli olduğunu bilir, elinden geldiğince katkıda bulunurdu. Şimdi Ayşın Öner Bursu ile okuyacak öğrenciler onun ruhuna en güzel armağan olacaktır. İnsan kendisini anacak insan olduğu sürece yaşıyor demektir. Sağ olsun arkadaşlar ‘Siz ve biz yaşadığımız sürece onun adını yaşatacağız’ diyorlar. Bizim kuşaktan sonra da herhalde arkadaşları devam ettirir.” diye duygularını dile getiriyor.

“Herkesin evladı kendine ama farklı bir çocuktu”
“Herkesin evladı kendine ama farklı bir çocuktu” diyen annesi onu şöyle anlatıyor: “Çok iyi bir evlat, çok iyi bir arkadaştı. Çok sürprizler yapardı. Çok özlüyorsunuz. Aurası çok yüksekti, hayat doluydu, beş dakikası boş geçmezdi, hatta bazen ‘kızım acelen mi var niye bu kadar koşturuyorsun?’ derdim.” Erol Bey de, “Yakın çevremizdeki her yaştan insanla farklı bir diyaloğu vardı, her birinde Ayşın’la ilgili bir anı var. Tanıdığı herkesin üstünde çok olumlu izler bıraktı. Böylesine enerji yüklü bir çocuktu. Ailesine çok bağlıydı. Işığı vardı.” dedikten sonra Zerrin Hanım tekrar söz alarak ekliyor: “Tabii ki biz fark ediyorduk evladımızın nasıl bir evlat olduğunu fakat onun tanıdığı ve bizim tanımadığımız çok insan geldi ve çok farklı şeyler anlattılar. Gazeteye verdiğimiz teşekkür ilanında da ‘Hayatın boyunca bizi mutlu etmeye çalıştın. Gittikten sonra arkanda bıraktıklarınla da bunu başardın kızım.’ dedik. Çünkü çok güzel şeyler bıraktı arkada. Daha yapacak çok şeyleri ve hayalleri vardı. Ben salı ve cuma günleri, onu ziyarete gidiyorum. Ziyaretçisi çok oluyor. Mevsim değişirken çiçeklerini değiştiriyorum. Bunları yaparken de ‘ne yapıyorum?’ diyorum kendime. Çok değişik.”

Ayşın’ın odası bıraktığı gibi duruyor. Zerrin Hanım, “Parfümü, resimleri bıraktığı gibi… Telefonundaki bütün resimleri yaptırdım, bütün videoları bir yere topladım, çektiği resimleri yaptırıp odasına astım. İlk günkü gibi duruyor. Sanki çıkıp gelecek gibi… Ben herkese de onu söylüyorum, ben yaşadığım sürece kimse bu odaya dokunmayacak.” diyor. Daha önce Suadiye’de oturan Zerrin ve Erol Öner, yakın arkadaşlarının desteğiyle Beykoz’da bir eve taşınmış. Erol Bey, “Geldik onlara komşu olduk, bu evi bulmamız, Darüşşafaka’yı bulmamız, sanki birileri bizi yönlendiriyor, hazır buluyoruz.” dedikten sonra Zerrin Hanım da, “Herkes ‘kızınız bunları size yaptırtıyor’ diyor. Çok enteresan şeyler oldu. Hayatımızda güzel şeyler oluyor, benim dilim varmıyor açıkçası güzel demeye… Bize de ‘Ayşın sizin mutlu olmanızı ister’ diyorlar, yaşadığı sürece de hep mutlu olmamızı isterdi, gittikten sonra da, yani nasıl oluyor bunlar bilemiyoruz.” diye anlatıyor. Elektrik Mühendisi olan Erol Bey ortağı olduğu şirketlerinde çalışmaya devam ediyor. “Sağlıklı kalmak, ayakta kalmak için birçok şey yapıyoruz, ama keyif vermiyor hiçbir şekilde.” diyor. Her fırsatta yakınlarının desteğinin öneminin altını çiziyorlar. Yakınları, dostları Öner çiftini hiç yalnız bırakmamış, hiçbir desteği esirgememişler. Erol Bey, İTÜ Elektrik Fakültesi’ne 1971 yılında girmiş ve o yıl fakülteye girenlerden oluşan İTÜ 4.71 grubundaki arkadaşları onlara çok destek olmuşlar ve olmaya da devam ediyorlar.
“Herkese dokunmuş, herkeste bir iz bırakmış”
"27 sene çok güzel, dolu dolu yaşadı ve yaşattı. ‘Sanki misyonu vardı tamamladı, herkeste bir iz bıraktı ve gitti’ deniyor onun için şimdi. ‘Ve bunu devam ettirecek, onun için daha çok şey yapılacak’ diyorlar. Herkese dokunmuş, herkeste bir iz bırakmış. Bir insan için gittikten sonra bu kadar güzel şeyler söylenmesi, güzel şeyler yapılması, herkesin daha ne yapabiliriz diye onun için çaba göstermesi çok anlamlı."
“27 sene çok güzel, dolu dolu yaşadı ve yaşattı. ‘Sanki misyonu vardı tamamladı, herkeste bir iz bıraktı ve gitti’ deniyor onun için şimdi. ‘Ve bunu devam ettirecek, onun için daha çok şey yapılacak’ diyorlar. Herkese dokunmuş, herkeste bir iz bırakmış. Bir insan için gittikten sonra bu kadar güzel şeyler söylenmesi, güzel şeyler yapılması, herkesin daha ne yapabiliriz diye onun için çaba göstermesi çok anlamlı” diyen Zerrin Hanım, Ayşın’ın telefonuyla vakit geçirmenin kendisine iyi geldiğini anlatıyor: “Telefonunda, mesajlarını, fotoğraflarını hiç silmemiş. Facebook’ta Anneler Günü için ‘Bir tek annem olsun bana bir şey olmaz’ yazmış. Çok değişik şeyler okuyorum. Bir sene, üç sene önce yazdıkları bir anda karşıma çıkıyor. Akşamları bir an önce o telefonu elime almak istiyorum. Arkadaşları her gün onun için bir şeyler yazıyorlar, geçmişteki resimlere yorum yapıyorlar, ne yazılar var, onları takip ediyorum. Mesela kızımın bilmediğim birçok resmini gördüm. Unuttuğum bazı şeyleri tekrar görüyorum, tekrar o günlere gidiyorum, o telefon bana ilaç şu anda. Başımı yastığa koymak için bahane oluyor. Arkadaşları hep bir şeyler yazmaya devam ediyor. Mesela Darüşşafaka’yla ilgili çok güzel şeyler paylaştılar. ‘Artık Ayşınımız Darüşşafaka’da, biz de onunla beraber oradayız’ diye yazılar koydular. Hatta Darüşşafaka’daki törende bir arkadaşı da, Tuğçemiz de bir konuşma yaptı.”

“Bütün bunları fazlasıyla hak ediyor kızım”
"Bir buçuk sene içinde üç yere ismi yazıldı. Yaşadığımız sürece yazdırmaya devam edeceğiz. Onun ismi ne kadar çok anılırsa, ne kadar çok yere yazdırabilirsek, tek amacımız bu... Darüşşafaka’daki burs fonunu devam ettireceğiz. Destekleyen çok var. Hala herkesten fikirler geliyor, bunu yapacağız, şunu yapacağız diye. Bütün bunları fazlasıyla hak ediyor kızım."
Yaşarken olduğu gibi gittikten sonra da insanların yaşamında büyülü dokunuşlar yapmaya devam eden Sevgili Ayşın Öner’in ismi, Darüşşafaka’nın yanı sıra iki yere daha yazılmış. Biri Kamboçya’da bir ev, diğeriyse Düzce’de bir baraj... Erol Bey’in İTÜ 4.71 grubundan arkadaşları Bereket Enerji Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhan Saldanlı ve Başkan Yardımcısı Ali Yağlı’nın desteğiyle Bereket Enerji’nin Düzce Gölyaka’daki hidroelektrik santralına Ayşın’ın ismi verilmiş... “Onlar da ilk günden beri hep yanımızdalar ve bize bu öneriyi sundular. Arada bir gidip ziyaret edebilmek açısından orayı tercih ettik. 27 Ocak’ta bir tören düzenlendi. Tüm sevenleri geldi ve konuşmalar yapıldı. Kızımızın adına yazılan yazılar ve bizim yazdığımız bir yazının olduğu bir pano asıldı ve ışıklandırıldı.

Yine İTÜ 4.71 grubundan bir diğer yakın arkadaşımız Neşe Katipoğlu da, o barajla bağlantılı olarak “Su Prensesi” adlı bir masal kitabı yazdı.” diye anlatıyor Erol Bey. Ayşın, gürül gürül akan suların enerjisinde yaşıyor şimdi. Arkadaşları Neşe Katipoğlu’nun yönlendirmesiyle ayrıca, Instagram’daki “Aynebilim” adlı girişim tarafından gerçekleştirilen organizasyonla, Ayşın Öner bu kez dünyanın öbür ucunda bir ailenin yaşamını aydınlatmış. Kamboçya’da yoksul bir aile için yapılan bir eve ismi verilmiş. Zerrin Hanım şöyle bilgi veriyor: “Arkadaşlarımızın destekleriyle Kamboçya’da adına bir ev yapıldı ve doğum günü olan 7 Ağustos’ta tamamlandı. İhtiyacı olan bir aile o evde yaşamını sürdürecek. Sarı bir ev yaptırdık çünkü kızım sarıyı çok severdi. Eve asılmak üzere bir yazı ve fotoğraf hazırladık. Bu tabelada, ‘Bu ev Ayşın Öner’in anısına, ışığının hayatları aydınlatması amacıyla yapılmıştır.’ yazıyor.” Öner çifti, kasım veya aralık ayında arkadaşlarıyla birlikte Kamboçya’ya gidip kızlarının anısını yaşatan evi görecek.
“Bakalım bundan sonra neler yapılacak, nereye ne kısmet olacak?” diyor Zerrin Hanım ve devam ediyor: “Aklımızda anaokulu projesi var, ama ne çıkar karşımıza bilemiyorum, hiç aklımızda, hayalimizde olmayan şeyler oldu. Bir buçuk sene içinde üç yere ismi yazıldı. Yaşadığımız sürece yazdırmaya devam edeceğiz. Onun ismi ne kadar çok anılırsa, ne kadar çok yere yazdırabilirsek, tek amacımız bu... Darüşşafaka’daki burs fonunu devam ettireceğiz. Destekleyen çok var. Hala herkesten fikirler geliyor, bunu yapacağız, şunu yapacağız diye. Bütün bunları fazlasıyla hak ediyor kızım.”